Herkesin dansa başlama ile ilgili bir hikayesi, bir sebebi var. Benimkisi de, ev iş arasındaki rutini kırmak için başladı. Başka bir şeye dönüşmesini beklemiyordum aslında. Arada küçük bir kaçamak gibiydi tanışmamız. Önce, arkadaşlarımla birlikte, kısa süreli bir atölye çalışmasına katıldım. O gün, rutinden soyutlanıp, hiç bir şey düşünmeden hareket etmek, keyifli geldi. İnsana keyif veren şeylerin bağımlılığı oluşuyor sanırım. Sonra, başka bir atölye çalışmasına katıldım derken, farklı farklı kursların dersleri ile devam ettim. Şöyle bir geriye çekilip baktığımda, bir şeylerin değiştiğini görüyorum. Değişim dansla gelmiş, hoş gelmiş.
Ev ve iş arasında geçen hayatıma yeni bir olgu eklendi. Dans! Yok zannettiğim zamanım, aslında varmış. Zaman yaratmada ki en büyük engel benmişim. Hatta o kadar varmış ki, seramik, tiyatro çalışmaları bile yapıyorum. Yani bu yazıyı okuyorsanız, sızlanmayın derim, engel biziz.
Dansın güzel bağlar oluşturan sosyal bir yönü de var. Yeni insanlarla tanıştım. İnsanın, aynı eylemde ortak hisler içine giren insanlarla birlikte olması, birlikte yapılan sessiz bir ayin gibi. Anlama ve anlaşılma derdinin ötesinde şeffaf bir birliktelik.
Havanın ısınmasıyla dansı parklara taşımamız, deyim yerindeyse benim kabuklarımdan kurtulmaya başladığım anlar oldu. Kabuklarımdan kurtulmam bir anda olmadı tabi. Genelde özgürce hareket etmezdim. Hele göz önünde olup dans etmek, birilerinin seni izlediğini hissetmek beni zorlardı. Görünmemeyi tercih ederdim. "Yok siz başlayın ben birazdan gelirim" bahaneleriyle bu zorluktan kaçardım. Ama kaçsanızda, doğanın, müziğin, dansın büyüsünün önüne geçemiyorsunuz. O salt kendinle kalıp anda olma hali, bu düşünceleri ufak ufak uzaklaştırıyor. Nitekim bende de öyle oldu. Doğanın, müziğin, dansın etkisi ile kelebek gibi hissetmeye başladım.
Artık gözlerimin ışıltısını aynaya bakmadan hissediyorum. Değil parkta, partide dans etmek bin iki yüz kişinin önünde sahnede dans ettim. Dönüp baktığımda küçük bir kaçamak büyük bir kelebek etkisi yarattı. Yani diyeceğim herkesin bir hikayesi var. Bir yerden başlamak ve dönüşmek lazım. Bir adım atarsanız, dans sizi kucaklar.
Gonca Yılmaz